16 Nisan 2009 Perşembe

28. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin 12. gününde, "abla"nın gördüğü üç film: Anna İle Dört Gece, Bu Filmde Ben Varım, $ 9.99

Yıllara meydan okuyanlar bölümünden, yönetmen Jerzy Skolimowski'nin 17 yıl aradan sonra çektiği, Polonya Fransa 2008 yapımı, Anna İle Dört Gece: Oyuncular, Kinga Preis, Artur Steranko... Uzaktan uzağa, krematoryumunda çalıştığı hastanenin hemşirelerinden Anna'ya âşık, - gayrimeşru, sabıkalı- Leon, içine kapalı yaşamını sessizca sürdürürken, onu büyüten yatalak ninesinin ölümü üzerine, Anna'nın yaşamını, biraz daha yakından gözlemeye koyulur. Evine girer, kedisini sever, düğmesini diker, guguklu saatini onarır, doğum gününde hastaneden aldığı tazminatı yatırdığı elmas bir yüzük alır, uyurken kızın parmağına takar. Kendine göre Anna'nın hayatına dahil olan, bununla yetineceğe benzeyen Leon'un gizli yaşamı, genç kadının tecavüze uğramasıyla, soruşturulunca ortaya dökülür. Mahkemede kendi gerekçesini -fısıldayarak- "aşk" diye belirtse de hapisten kurtulamaz. Beyaz ile siyaha yakın mavi, siyaha yakın kırmızı, siyaha yakın yeşil... renkli harika görüntülerle, kar soğuğu durgun, hüzünlü, güzel, aykırı bir aşk filmi. Amerikan sinema sanayiinin ürettiği sessiz, kimselere zararı dokunmayan seri katil klişesiyle önyargılı "abla"nın, Leon'un, çekingen aşkının masumiyetini kavraması için filmin üçte birini izleyip geride bırakması gerekir.

Uluslararası yarışma bölümünden, İrlanda 2008 yapımı Bu Filmde Ben Varım: Yönetmen Ian Fitzgibbon, oyuncular Dylan Moran, Mark Doherty... Şanssız Mark (senarist), üç aydır kirasını ödemediği harap evde, sevgilisi tarafından terkedildiği gün, düşen rafın altında kalan köpeğinin ölümüyle efkârlanıp klarnetine sarılır, coşar; o arada sarsıntıyla kopan kristal avize altında oturan özürlü kardeşi ebediyete intikâl eder, demeye kalmadan, ev sahibi mutfak ampulünü tamire gelir, çıktığı tabureden düşer, boynuna saplanan tornavida yaşamını sona erdirir. Mark dehşet içinde evde dolanırken kız arkadaşı eşyalarını almaya eve gelir, cesetler karşısında kendini kaybedip bayılırken -aksilik bu ya!- klarnet ayağına saplanarak adres değiştirir, gürültüyü soruşturmaya gelen kadın polis düşen pencere ile atalarına kavuşur... Mark'ın hayâl gücü geniş arkadaşı Pearce, polisin bu kadar rastlantıyı kaza olarak kabul etmeyeceğini görür, birlikte son derece kârlı çıktıkları bir B planı üretir ve uygularlar. Muhteşem bir kara komedi!

Uluslararası yarışma bölümünden, İsrail Avustralya 2008 yapımı, $ 9.99: Yönetmen Tatia Rosenthal, seslendirenler Geoffrey Rush, Anthony LaPaglia... Yalnızca 9.99 $'a hayatın anlamını açıklayan kitap, babasının yanında yaşarken, oyalanmak için evde çok lezzetli pastalar pişiren Dave için derin anlam taşısa da babasının, rutinin dışına çıkması için, karşısında bir evsizin intihar etmesi, komşularından birinin yanına yerleşmiş, kanatlarını kullanmayı beceremeyen meleğin gözü önünde yere çakılması gerekir. Daha sonra Dave'in, postayla gelen "Yunuslar Gibi Yüzebilirsiniz" kitabından öğrettikleriyle baba, bir kaç gün önceye kadar ördeklerini besledikleri havuzda müthiş performans sergiler... Apartmanın tuhaf tiplerinin, çevrelerindeki olayların, birbirleriyle ilişkilerinin stop-motion animasyon tekniğiyle anlatıldığı, esprili, zaman zaman gerçeküstü, sevimli bir film.

Hiç yorum yok: