11 Nisan 2009 Cumartesi

28. Uluslararası İstanbul Film Festivali'ni yarılayan "abla"nın 8. günde gördüğü 4 film Festivalden Tulpan, Sazlıkta, Nazarin, Çölün Simon'u ve Pazar

Bir gece önce, bazılarını 5-10 yıldır görmediği arkadaşlarıyla Nevizade'de buluşup çok güzel bir akşam geçiren "abla" geceyarısı eve döner. Günün filmleriyle ilgili yazısını yazıp bloglara yerleştirmesi dört saatini aldığından, ertesi sabah uyanmakta zorlanır. Kahvaltıda, mahmur halini gören kızı ve damadı "...gir filmden önce bir kafeye" diye akıl verirler, "dabıl ekspresso iste, dik kafana, sinemada hayatta uyumazsın!.."

Dabıl espresso gerekmez "abla"ya; üç seansı yüzünün akıyla tamamladıktan başka, günün filmleri kesmediğinden, tutar bir de vizyon filmi izler.

Dünya Festivallerinden bölümünden, bol ödüllü 2008, Almanya-Kazakistan-Polonya-Rusya-İsviçre yapımı Tulpan: Yönetmen Sergey Dvortsevoy, oyuncular Askhat Kuchinchirekov, Samal Yeslyamova... Askerliğini denizci olarak yapan Asa, Kazakistan steplerinde -filmden "abla"nın unutamayacağı bir görüntü; kaynayan, Prusya Mavisi, yıldırım desenli gökyüzü altında sarı-kuru step, ortasında küçük beyaz bir köpek!- çobanlık yapan eniştesiyle ablasının üç çocuklu obasına döner. Coğrafya, gebe koyunların, kuzularını, canlı doğurmalarına yetmeyecek kadar kıraçtır, patron ise
Asa'ya, evlenmeden sürü emanet etmeyeceğini bildirir. İşin kötüsü çevrede evlenecek kız kalmamıştır, tek aday Tulpan, damat adayını kepçe kulaklı diye beğenmez. İkinci gidişlerinde, Asa'nın kulak büyüklüğünü oranladıkları Prens Charles'ın resmini yanlarında götürürlerse de, kız tarafı oğlanın işsiz oluşu yüzünden ayak direr. Asa, enişte ve arkadaşı, getirdikleri nişan hediyesi kristal avizeyi alıp dönerler. Eniştenin, geçim darlığı yüzünen hırpaladığı kayınbiraderi Asa, arkadaşının birlikte şehre gitme ısrarına önce uyarsa da, yüreğinde, yerinin step olduğunu bilir, fazlaca yol almadan iner, gözü yaşlı ablasına döner. Asa'nın arkadaşı erzak taşıdığı traktörümsü taşıtında, bangır bangır Boney M dinler, koyunları muayeneye gelen baytar, motorsikletine bağladığı yavru devenin, kendilerini kilometrelerce izeyen kindar annesinden ürker. Köklü -SSCB dönemi- sinema geleneğinden geldiğini bildiği, bastıkları toprakların altına yayılmış boyutlar arası Agarta uygarlığının ışığından ilham alan Orta Asya sineması, "abla"yı hiç bir zaman hayalkırıklığına uğratmaz. Muhteşem bir film!

Aşk Olsun! bölümünden bir Andrzej Wajda filmi, 2009 Polonya yapımı Sazlıkta; Krystyna Janda, Pawel Szajda...'nın oynadığı film, savaşta oğullarını kaybetmiş, kanserden ölmekteyken, genç bir delikanlıya ilgi duyan kasaba doktorunun karısını oynayan, hayatının aşkını kaybetmiş aktrisin acısıyla içiçe gelişir. Ağır, melankolik bir ithaf filmi.

Arada, ayrı sinemalarda film izlediklerinden, kızkardeşiyle buluşmak üzere sözleştikleri Beyoğlu Sineması Kafe'sine inen "abla", bir sonraki seansta oynayacak Aptallar Tarafından Sevilmek Zor İş adlı filmin,
"...güvenlik nedeniyle..." kaldırılıp yerine başka bir film konduğunu görür, gişedeki kıza, bunun anlamını sorar: Kız, kataloga bakmaya üşenen "abla"ın yerine, üşenmez ve sesini alçaltarak "...tehdit üzerine..." gibisinden bir açıklama yapar. Merak eden "abla" katalogu açar okur: NTV Belgesel Kuşağı'nda sunulan film, kataloga göre "...adını Fransa'da yayınlanan popüler mizah dergisi Charlie Hebdo'da çıkan bir karikatürden alıyor. Karikatürde Hz. Muhammed, başını ellerinin arasına almış, köktendincileri kastederek Aptallar tarafından sevilmek ne zor iş, diyor. Dergi, Müslümanların uluslararası tepkilerine cevaben yayımladığı bu karikatürün yanına Danimarkalılar'ın ünlü on iki karikatürünü de iliştirdi. Ama sonra, Charlie Hebdo'nun yayın yönetmeni Philippe Val'e karşı, Paris Büyük Camii, Dünya Müslümanlar Cemiyeti ve Fransa İslami Örgütler Birliği bir dava açtı. Film, bu sıradışı davayı, aralarında gazetecilerin, avukatların, tanıkların, davacıların, politikacıların ve Müslüman önderlerin de bulunduğu tüm kilit isimleriyle birlikte inceliyor."

Asiler, Azizler, Âşıklar bölümünden, Luis Bunuel'in orta metraj iki filmi, 1958 Meksika yapımı Nazarin ile 1965 Meksika yapımı Çölün Simon'u. Oyuncular Francisco Rabal, Claudio Brook... Bunuel'in, halkın -en sefil kesimi- içinde, ilkeleriyle yaşayan peder Nazario'nun, bir fahişeye yardım etmesiyle gelişen olaylar ile, 5. yüzyılda yaşamış Aziz Simon'un çölde bir sütun üzerinde yıllar süren çilesi çerçevesinde, inanç ve inancın önyargı, anlayışsızlıkla bozulmasını, çarpıtılmasını işlediği iki orta metraj filmi, "abla"nın az önce karşılaştığı köktendinciler sorunuyla inanılmaz bir eşzamanlılık gösterir. Nazarin'de, suçlulardan biri pedere "nasıl daha iyi bir insan olabileceğini" sorar; reçete -"abla"nın Yeni Çağ bilgilerinde karşılaştığının aynısıdır ve çok basittir-, "iyi olmayı iste!" der peder. Defalarca izlenmeyi hakeden iki klâsik film...

18:45, 45. Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu Tayanç Ayaydın En İyi Senaryo, En İyi Kostüm ve Locarno International Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu, Ghent International Film Festival En İyi Film ödüllü film vizyon'da, Alkazar'da; Ben Hopkins'in yönettiği, Pazar Bir Ticaret Masalı. Mihram, mafyaya bulaşmadan bolluğa ulaşmayı hedefleyen bir küçük satıcı, çalışır, çabalar ama düzenin bozulmuşluğu öylesine kurumlaşmıştır ki dışında kalmak -artık- mümkün değildir. Amca Fazıl rolünde Genco Erkal muhteşem! Şenay Aydın, Hakan Şahin ve Rojin güzel hikâyeyi -daha da- güzelleştiren, iyi oyuncular. Görülesi, iç burularak çıkılası güzel bir film!

Hiç yorum yok: