17 Ekim 2009 Cumartesi

"Abla" iki film görür: Filmekimi 2009 1. gününden İspiyoncu, vizyondan Uzak İhtimal

Kurşunî gök altında turkuaza boyanan denize bakan evini, mırıl mırıl yağmurlara bırakan, aklı tek gözü iltihapla kapanmış sevgili kedisinde, gelip, İstanbul'un kendisi olmasa da pekala olur nüfusunu bir kişi daha artıran "abla", cumartesi sabahı geliş amacını gerçekleştirmek üzere Taksim'e, Emek Sineması'na yollanır. Emek'in emektarları Murat ve Hayri Bey, "yer gösterici" yerlerini biri eski, diğeri yeni, gayretli bir gence bırakıp, -ne olduğu belirsiz- bir şeyleri de yanlarında götürerek gitmişler. İşletmeci Hikmet Bey zamanında reklamlardan sonraki bir dakikalık aralıkta -mutlaka- inen altın perdede hareket yok.

ABD, 2009 yapımı İspiyoncu'nun yönetmeni Steven Soderberg, oyuncular Matt Damon, Melanie Lynskey, Scott Bakula... Amerikan tarihinde bir üst düzey yetkilinin, şirketle ilgili sırları bu derece şaşırtıcı boyutta ifşa ettiği, yaşanmış bir olayı anlatan filmin kahramanı Mark Whitacre, şirkette kendisinin üstündekileri tasfiye etme planıyla, ürettikleri maddeye önce virüs katar, sonra arıtır, arada şantajcı bir Japon yaratır, FBI'ın işe karışmasından sonra ajan 0014 (007'den iki kat zekî olduğu iddiasıyla) havasına bürünür; doktorunun kendisiyle ilgili bir tanısını belirttiği sahte antetlideki "alan kodu" yakalanana kadar, yalanla gerçeğin birbirine karıştığı üç yıla yayılan sürede, yüzlerce saatlik kaset kaydı yapar. Sonunda yargı önüne çıktığında, yargıcın "bu bildiğimiz açgözlülük!" dediği, dolandırıcılık suçundan 9 yıla mahkûm edilir. Paranoyaya yatkın Amerikan toplumunda yalanlarını sürdürebilmekte zorlanmayan zihinsel bir rahatsızlıkla malûl Mark, af talebinde bulunurken "fiyat sabitleme" konusuna dikkat çekerek hükûmetin binlerce dolarlık para toparladığının altını çizmeyi ihmâl etmez.

"Abla" aklının hiç yatmadığı entrikayla altüst fikrini dengelemek üzere, epeydir aklında, afişi ödül çelenkleriyle dolu Uzak İhtimal'i görmek üzere seansı en yakın sinemaya girer. 2008 Türkiye yapımı filmin yönetmeni, "abla"nın adının altını çizdiği Mahmut Fazıl Coşkun, oyuncuları Nadir Sarıbacak, Görkem Yeltan, Ersan Uysal... Ankara Beypazarlı Musa, Tophane'de alçakgönüllü ufak cemaati barındıran küçük bir camiye müezzin olarak atanır. Galata Kulesi'ne bakan eski apartmandaki daire-lojmanın mutfak penceresi, bitişik dairede kendisini büyüten yatalak rahibeye bakan Clara'nın mutfağını görür. Ufak tefek karşılaşmalar, yardımlaşmalar olur; Musa'nın bir yandan için için beğendiği Clara, bir yandan da yanında çalıştığı yaşlı sahaf tarafından izlenir. Saf Musa, şehrin ite dönüştürdüğü akrabasının üçkağıdına gelir, sahafla beraber başları derde girer, ilgileri olmadığı anlaşılır paçayı kurtarırlar... Yaşamları açıklamaktan korktukları sırlarıyla, öylece akıp giderken, yatalak rahibe ölür. Kendisine oradan buradan satın aldığı eski fotoğraflarla bir geçmiş -albüm- yaratmaya çalışan Clara, yaşamına sessizce yeni bir rota çizerken, onu seven iki adam, filmin adına uyan biçimde gidişine izin verirler. Gönlü "sevenler ayrılmasın"dan yana olsa da "abla", bu sonun filme çok yakıştığı fikrindedir.

Hiç yorum yok: