17 Ocak 2010 Pazar

"Abla" Yamazakura, Yarının Anıları ve Günışığı Temizleme Şirketi'ni görür; arada 2010 Avrupa Kültür Başkenti açılış törenini izlemeyi ihmal etmez.

Evinden 12:15'te çıkıp, Bomonti'den Osmanbey'e varan, Rumeli Caddesi'nden Harbiye'ye by-pass yapan "abla", yer numarası dağıtım saatinde G-Mall'da olursa da, beklenmedik ilgiden kafası karışıp bizlere benzemiş dakik Japon organizyonu çoktan numaraları dağıtmış! İki öğrencinin uyarmasıyla masaya yanaşıp, kalabalık arasından uzanarak parmak kaldıran "abla", 160 numarayı, ardından, -çinko!- diye seslenerek gülüşmelere yol açan yirmilik gruplardan biriyle biletini almayı başarır.

Japon Sineması'ndan Yeni Yapıtlar 2010 başlıklı toplu gösterimden 2007 yapımı Yamazakura (Yaban Kirazı Çiçekleri): Yönetmen Tetsuo Şinohara, oyuncular Lena Tanaka, Noriyuki Higaşiyama... Beylikler döneminde, ikinci evliliğini görücü usûlü -dul oluşunu başına kakan, Bey'e yaltaklanarak zenginleşmiş ailenin oğluyla- yapan Noe, düğüne yakın bir tarihte kaybettiği sevdiğinin anısını taşıyarak yalnız yaşayıp ölmüş halasının mezarını ziyaret ettiği bir gün, çiçek açmış Yamazakura ağacından bir dal koparmasına yardım eden kılıç ustasının, -reddettiği- kendisine âşık taliplerinden biri olduğunu anlar. Bu arada, rüşvetle ...cariyelerle dolu ikinci evini yaptırdığı... söylenen Umisaka Beyi'nin vergileri altında açlıktan ölmeye başlayan köylülerle küçük bir tanışıklık, kılıç ustasını radikal bir kararla suikasta yönlendirir. Diğer yandan, aşağılanmalara dayanamayıp kocasının, aile armalarını taşıyan kaftanını yere atan Noe, kayınvalidesince kovulur, evinde sevgiyle karşılanır. Çok az konuşarak sessizlikle anlaşan, yoksulu da zengini kadar zarif insanların öyküsü, tertemiz doğa içinde, eriyen karların şırıldadığı küçük dereler, düzgün pirinç tarlaları, kiraz ağaçları, ocak çevresinde sade yemek törenleri... ile anlatılır. Babasının dia çekmeye başladığı '60'lı yılların başından itibaren, Japonlarla yazışarak kurduğu dostluk, Fujiyama resimli güzel baskılı takvimler, dialar, dergiler aracılığıyla ilgisini çeken, hayranlık duyduğu bu kendine özgü halkı ilgiyle izleyen "abla" filmden, kuyrukta tanıştığı, sinemaya, yeni izlediği François Girard filmi İpek'in etkisiyle gelen hanım kadar memnun, doygun çıkar.

Çıkar çıkmaz bir sonraki filmi izlemek üzere yeniden kuyruğa giren "abla", yer numarası faslını aşan Japon hanımlardan biletini alır, kendisini sabırla bekleyen sevgili arkadaşının yemek davetini kabul eder, beraberce -kendisi cep telefonu kullanmadığından- küçük kız kardeşine akşamki açılış törenleri için buluşma yeri mesajı yollarlar.

2005 yapımı Yarının Anıları: Yönetmen Yukihiko Tsutsumi, oyuncular Ken Vatanabe, Kanako Higuçi... Günümüz Japonya'sının çelik cam büyük binalarından birinde çalışan reklam şirketi yöneticisi Saeki'ye konan erken Alzheimer tanısı, ailesi, çevresi ile yaşadıklarının doğrulukla, duygusallık kışkırtılmadan anlatılan öyküsü... Gençliklerinde, seramik kursunda tanıştığı sevgili eşi Emiko'nun özveriyle, kendisini artık tanımadığı trajik ana dek desteklediği Saeki, aktif yaşamın dışında kalma zorunluluğunu reddetse de, hastalığın ileri bir döneminde kendisi için bakımevi görmeye gidecek kadar bilinçli davranır. Karnı burnunda kızının evlilik töreninde yaptığı -yazısını kaybettiğinden- doğaçlama konuşma, torununun doğumu ve ilk yılları için şükran duyan Saeki, yavaşça kayıp bir dünyaya kayarak kaybolur.

Broşürde titizlikle 18:02'de biteceği belirtilen film, tam 18:02'de biter; sıkıca sarınan "abla" Taksim'deki 2010 Avrupa Kültür Başkenti açılış törenleri için kardeşiyle buluşmak üzere stadın yanından yokuşa sarar, Taksim'e çıkar, 18:45'te buluşma adresi Tünel'in girişine varır. Anıtın önünden geçerken -adam başı bir polis görünen- polislerin birinden aldığı bilgiye dayanarak ateş gösterisinin Gezi Parkı'nda yapılacağı bilgisi üzerine yeniden Taksim'e dönen kardeşler, meydana bakan simit sarayı terasında sert rüzgârla savrulan yağmurdan, sıcak çay desteğiyle hayatta kalmaya çalışarak bir saate yakın bekledikten sonra Haliç'teki gösteriyi mi izlesek? düşüncesiyle meydana inerler. Tam o sırada başlayan muhteşem ateş, dans, havai fişek, akrobasi gösterisi "abla" ile küçük kız kardeşi fazlasıyla memnun eder. Programda verilen saatlere hiç uymuyor görünen -toplam yedi merkezde yapılan- gösterilerden bir diğerini, Haliç'teki Kongre Sarayı karşısında yapılacak olanı izlemek niyetiyle, eski Galata Köprüsü üzerinde, yağmur altında sabırla bekleyen kalabalığa karışan "abla" ile kardeşi, yön sordukları, "başlamadı, başlayacağa da benzemiyor" diyen polise inat, belirtilen başlangıç saatinden bir saat 15 dakika sonra, Macaristan'ın Pecs, Almanya'nın Essen kentleriyle birlikte İstanbul'un, resmen Kültür Başkenti ilan edilişine -Taksim'deki kadar uzun ve görkemli değilse de- çok güzel havai fişek gösterisiyle, tanık olurlar.

Epey uğraştıktan sonra taksi bulup, şemsiyeye karşın sırılsıklam eve varan "abla"yı bir sürpriz beklemekte; paralı kanalda kardeşinin festivalde izleyip beğendiği, 2008 ABD yapımı Günışığı Temizleme Şirketi: Yönetmen Christine Jeffs, oyuncular Amy Adams, Emily Blunt, Alan Arkin, Jason Spevack... Temizlikçi olarak çalışan Rose, zekî oğluna daha iyi şartlar yaratmak için, kızkardeşiyle, bilmedikleri, yaparken öğrendikleri, başlangıçta zor gelen suç mahâli temizleme işine girerler. İntihar ederek, iki küçük kıza çözülmesi çok zor bir sorun yükleyerek ölen annelerinin, ...cevizli pay önerdiği... küçük repliğinin bulunduğu kısa bir oyun sergilediği filmi, TV'da yakalayan abla, kardeşini arar; cenazeden, vuran ayakkabısından başka bir şey hatırlamayan genç kızın gözyaşlarıyla izlediği sahne bir anlamda barışma anıdır. Doğru düzgün anlatılmış, iyiniyetle yücelen çok güzel bir film!

Hiç yorum yok: