18 Ocak 2010 Pazartesi

"Abla" Japon Sineması'ından üç film görür: Nasıl Kendim Oldum, Dün Hiroşima'da, Bugün Hiroşima'da ve Zirve -Nirengi Taşı Kayıtları-

Evinden çıkıp yürüyerek 45 dakikada Maçka G-Mall'a ulaşan "abla", bilet dağıtımı için gişenin açılmasına yarım, filmin başlangıcına bir saat kala kuyruktaki yerini alır. Sinemaseverlerin beraberce bekledikleri -ortalama- her yarım saat, yapacak başka şey olmadığından, sevecen ahbaplıklar kurulmasına, bir çeşit kuyruk kardeşliğine neden olur. Bu arada "abla", bir kuyrukta, arkasındaki Ankara Dil Tarih'te okuyan Japonca öğrencisi kızdan, Türkçe ile Japonca'nın aynı, Ural-Altay dil ailesine bağlı olduklarını, ortak pekçok yanları bulunduğunu, bir başka kuyrukta da önünde sohbet eden bir grup çevirmen kızdan da İngilizce'den çevirdikleri Güney Kore dizileri hakkında birşeyler öğrenir. Yukarıdan, girişteki, G-Mall elemanı görünen kara kediyi, oyunlarını, izlemek de "abla" için, bir başka eğlence biçimidir.

2007 yapımı Nasıl Kendim Oldum: Yönetmen Cun İçikava, oyuncular Riko Narumi, Atsuko Maeda, Mariko İşihara... Öğrencilik yılları boyunca, "elinden geleni" yaptığı halde okul problemi yaşayan, anne babasının daha sonra boşanmayla sonuçlanan kavgalarının nedeni olduğunu düşünen genç kız, annesiyle yaşamaya başladığında, mezuniyetten sonra ayrı düştükleri, -dışlanmış- bir başka kıza, kendisiyle ilgili hayallerini, öykü parçaları şeklinde, e-maille gönderir. Arkadaşsız kız, böylece kendine yeni bir kimlik oluşturur ve -bir sevgili de edinerek- sevilen biri haline gelir. Beri yanda, yolladığı hikâye parçacıkları ile yazın öğretmeninin dikkatini çeken kız, öyküyü nasıl bağlayacağını bilemeyip bunaldığı sırada, diğerinden gelen teşekkür telefonu üzerine -ikiye bölünen perdede, yanyana göründükleri- ağlayarak yaptığı uzun konuşmayla kendisiyle yüzleşir, bir tür arınma yaşar.

Dürüstçe kendisiyle yüzleşip, kendini olduğu şekliyle kabul ederek sevmenin, ne denli sabır, cesaret gerektiren zor bir iş olduğunu, bunu başarmaya çalışan "abla", bizzat kendi deneyimleriyle bildiği için, filmin ağır temposunu kusur değil bir gereklilik olarak değerlendirir.

2007 yapımı Dün Hiroşima'da Bugün Hiroşima'da: Yönetmen Kiyoşi Sasabe, oyuncular Lena Tanaka, Kumiko Aso, Hisaşi Yoşizava... Atom bombasından 13 yıl sonra Hiroşima'da, nasılsa sağ kalan annesiyle, ve kimseyle, olanları hiç konuşmaksızın yaşayıp giderken, "o gün" enkazdan çıkarıp sırtında taşıyarak yardım aradığı küçük kız kardeşi, yanıklarının etkisiyle ölürken, uzun yaşamasını dilediği, hayatta olmaktan suçluluk duyan ablanın yaşamı, 26 yaşında atom bombası sendromu nedeniyle sona erer. Savaş yüzünden bir başka kentte teyzesiyle büyüyen oğlan, annesinin yanına döner; anne bomba kurbanı olduğu gerekçesiyle, öksüz yetim komşu kızı gelinliğe kabul etmek istemez. Yıllar içinde gelin ve kayınvalide, yaşamlarının Tokyo'daki kısmında ardarda ölürler. Lanet, sevdiği kızın ailesinin, erkek torunu, uzaklaştırmaya çalışmasıyla sürer...

Hiroşima ve Nagazaki üzerine atılan bombaların yarattığı, Dünyanın insan eliyle yaratılan, en az Nazi kampları kadar büyük insanlık trajedisi, "abla"nın kafasını her zaman kurcalayagelen, çok acı veren "neden?, niçin?"lerdendir. Ne zaman, zamanların sonu, Dünyaya öğrenmek üzere geldiği gerçeği, kişisel kontratlar, resmin bütününden fazlasını görerek/görmeye çalışarak bir sonraki boyuta beraberce geçebilmeyi mümkün kılabilecek titreşim yükseltme... kavramlarıyla karşılaşır, o zaman "neden?, niçin?"ler, giderek daha az acı verir hale gelir.

2009 yapımı Zirve -Nirengi Taşı Kayıtları-: Yönetmen, Görüntü Yönetmeni Daisaku Kimura, oyuncular Tadanobu Asano, Teruyiki Kagava, Ryuhei Matsuda... 1907'de, haritada boş kalan son yeri haritalamak üzere, ordu tarafından görevlendirilen bir grup -ayaklarında hasırdan örme sandaletlerle-, amatör bir dağcı grup -ayaklarında dağcılık botları- ile yarışarak, olumsuz doğası yüzünden iğneli dağ diye anılan Tsurugidake'ye tırmanmaya çalışırlar.

Muhteşem doğa görüntüleri eşliğinde, bağlılık, bir diğerine saygı ve sevgiyle aylar boyu emek verilerek dikilen 27 işaret kulesi tamamlanır ama, zirvede, onlara "...karların içinden çıkacak, karların içinden ineceksiniz..." diyerek yol gösteren şamandan, (buldukları sembole bakılırsa) bin yıl önce, -"abla" bir önceki manyetik altüst oluş öncesi burada iklimin çok daha yumuşak olabileceğini düşünür-, ayakbasıldığı gerekçesiyle, ordu başarılarını görmezden gelir. Bu noktada, yolunu bulmaya çalışan ruhlar kadar, deneyimler için olmazsa olmaz beden ile yaşadığımız Dünyada, "harita"nın anlamının farkında olarak kendilerinden sonra zirveye varan amatör dağcılar, berikilerin hakkını teslim eder, haritalamayı bitirmek üzere olan grubu saygıyla selamlar.

Hiç yorum yok: