9 Nisan 2010 Cuma

29. Uluslararası İstanbul Film Festivali 7. Günü "abla" üç film görür: Ölümsüz Kadın, Plato, Gözleri Tamamen Açık

Fransa-İtalya-Türkiye, 1963 yapımı Ölümsüz Kadın: Yönetmen Alain Robbe-Grillet, oyuncular Françoise Brion, Jacques Doniol-Valcroze, Guido Celano, Sezer Sezin... İstanbul: İçeriden ve Dışarıdan bölümünden siyah-beyaz film, Yedikule Zindanları'na dek surlar, Galata Köprüsü, Yerebatan Sarnıcı, Selimiye Camii, yalılar, kayıkhaneler, gemiler, çıplak tepeleriyle, köprüsüz İstanbul Boğazı, mezarlıklar, tümü Arnavut Kaldırımı sokaklar, sokak satıcıları... fonu önünde Beyköy'e gitmek isterken kaybolan yabancı bir adam ve ona yol gösteren güzel gizemli yabancı bir kadın. Romantik bir aşk masalının dekoru olarak tanımladığı İstanbul'u, adama gezdirirken tanımadığını, dillerini anlamadığını söylediği insanlarla sohbetler yapan kadın, ilişkilerinin koyulaştığı dönemde ortadan kaybolur. Hakkında hiç birşey bilmediği gizemli kadını arayan adam, sonunda kadını bulursa da, onun kullandığı arabanın, önüne çıkan köpeği ezmemek için bir ağaca çarpmasıyla kadın ölür. Belirsizliklerle dolu atmosfere eklenen hüzün, adamın, kadının tamirden çıkan arabasıyla, aynı biçimde kaza sonucu ölümüyle sonuçlanır. Günün şarkılarına ek, bir de Âşık Veysel türküsüyle süslü, mekânları özgün sesli filmde "abla", izini sürdüğü, yakalamaktan hoşlandığı Türklerin çiçeği Lale, gizeminin başkenti İstanbul... türünden, -giderek yitirilmiş- hayranlık, saygınlık belirten yaklaşımla bir kez daha karşılaşmaktan memnun!

Belçika-Almanya-Hollanda, 2009 yapımı
Plato: Yönetmenler Peter Brosens ve Jessica Woodworth, oyuncular Jasmin Tabatabai, Magaly Solier, Olivier Gourmet... Peru Andları'nda Turubamba köylülerinden bir fiesta alayı, yoksul kiliselerinden dışarı, gün ışığına çıktıklarında, yerde minik gölcüklerde parlayan, altın arayıcısı kamyonlardan düşmüş gümüş sandıkları, kutsal su çanağına konması gecikmeyen civayla karşılaşırlar. Yaşamlarını eskisi gibi sürdürürler; zehirlenmeler sonucu körlük yaygınlaşırken Meryem Ana -heykelinin- koruyucusu genç kızın -evlilik töreninin bir parçası- kutsal buzuldan su almaya giden nişanlısı ölür. Cesedin köye getirildiği gün, yakındaki katarakt kliniği doktorları, artan körlük olayını soruşturmaya gelir, acılı, öfkeli kalabalığın saldırısına uğrarlar. Aralarından bir doktor ölür; Ortadoğu'dayken rehberi, kendi elindeki fotoğraf makinesi yüzünden vurulan fotoğrafçı karısı, kocasının yaşadıklarını anlayabilmek üzere Andlara gelir. Köye ulaşmak üzere bindiği salaş otobüs, dağ köylerinde madene karşı başlamış isyanları bastırma amaçlı askerlerle doludur. Sûr benzeri uzun borular üfleyen maskeliler, bulutların hareketiyle lekelenip aydınlanan kıraç dağlar, ölenlerin resimlerini sürükleyen nehir, neredeyse antik defin törenleriyle yarı fantastik; "abla"nın önceki festivallerden -Madeinusa ve çok beğendiği Acı Süt- tanıdığı başrol oyuncusu Magaly Solier'li film Dünya Festivallerinden bölümünden...

İsrail-Fransa-Almanya, 2009 yapımı
Gözleri Tamamen Açık: Yönetmen Haim Tabakman, oyuncular Zohar Strauss, Ran Danker, Ravit Rozen... Kudüs'te muhafazar, dindar bir topluluk içinde yaşarken, ölen babası ardından dükkana bir yardımcı almak isteyen kasapla eşcinselliği yüzünden okulundan kovulmuş çırağının, aşktan çok şehvet ilişkisi. İkili, tutucu mahallelinin, ahlâk koruyucusu gençlerin, dengeleyici tavrıyla hahamın değişik dozda uyarılarına maruz kalır. Boykot edilme, dört çocuklu ailesinin mahalleden sürülmesi tehditleri üzerine kasap, bu durumu böylece sürdüremeyeceklerini anlayan çırağıyla yollarını ayırır. Film "abla"ya, bir kaç yıl önce !f İstanbul'da izlediği, eşcinsel Musevî gencin yardım istediği hahamın, "konumum gereği seni onaylayamam, sabırlı olmanı önerir, senin için dua ederim" dediği belgeseli hatırlatır. "Abla"nın her zaman merakla izlediği Musevîlerin, hem de en tutucu olanlarının, yatak odalarına dek uzanan kamerasıyla ortaya içtenlikli bir iş çıkarmış film, festivalin Genç Ustalar bölümünden...

Hiç yorum yok: