16 Mayıs 2009 Cumartesi

Film olmuş bir kitap, Gölgesizler ve gezi notlarından bir film, Amerikalı Arkadaşlar

Hırpalanan uykusu dağılmayan "abla", gece aralıklarla kulağına sızan takırtıların kaynağı kemiği, veranda ortasında yorgun serilmiş bulduğunda parçaları birleştirir: Bir yıl önce Çomar'ın bir kemik parçasını havaya atarak oynadığı verandada, bir gece önce oğlu, "abla"nın sevgilisi Ekran Koruma, yine bir kemik parçasıyla, Kubrick'in 2001 Uzay Macerası'nı yeniden anımsatarak, aynı figürlerle tekrarlar.

Güneşin doğuşuna özgü, şafak pembesi cıvıltılarla uyanan "abla", kedilerin kahvaltısını merdiven dibine serer. Mayıs'ın sekizinci günü başlattığı olağan sabah yürüyüşü için, su doldurduğu pet şişeyi, bir arapkızı elmayı, okumakta olduğu kitabını sırt çantasına koyar, yola koyulur.

Bir metre uzunluğundaki yılanın hışırdayarak yolu enlemesine geçişine tanık olup, eşin dostun "yağmurlar yüzünden çok yılan var, aman ha, otların arasına girmeyesin" uyarısını yabana atmayışını kutladığı yürüyüşünü, katırtırnakları kokulu, sarılı, eflatunlu çiçeklerin, siklamenlerin arasında sürdüren "abla" tepeye varır, kayasına tüner, bir kaç sayfası kalmış kitabını açar.

Film Festivalinde y
önetmen Ümit Ünal'ın çektiği "Almanya'da Doğu'nun Kafka'sı olarak nitelendirilen Hasan Ali Toptaş'ın 1994'te Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazanan, aynı adlı romanından..." uyarlandığı belirtilen Gölgesizler'i görüp beğenen "abla", Emek'ten çıkar çıkmaz Mefisto'ya dalıp satın aldığı Gölgesizler romanını bitirir.

Fikrince, sinemaya uyarlanırken kitaba -olayların aktarılışı açısından- sadık kalınmışsa da, muhteşem betimlemelerle dolu anlatımın -ki kitap aslında budur-, filme, bilinen ya da bilinmeyen, hiçbir biçimde aktarılması mümkün değil! İletişim Yayınları'ndan çıkan kitabın 41. sayfasından, "...Ağlamadı ama, ona herkesten farklı görünmekten çekinerek herkesteki anlamsızlığa bürünerek bekledi. Kunduracı gelişinin nedenini pençeli ayakkabılara benzeyen çok kullanılmış bir gülüşün ardına gizleyerek kapıdan girdi..." Gelişigüzel birkaç satırla, yazarın üslûbuna bir örnek vermek isteyen "abla", diğer filmlerini beğendiği, ustalığına saygı ve hayranlık duyduğu Ümit Ünal dahil, hiçbir yönetmenin, kitaptaki anlatımı lâyıkıyla yansıtabilecek oyunculuk elde edemeyeceğinden emin!

Muhteşem güzellikte betimlenen olaylar, zamanı eğip büken yolculuklar: "Çok güzel anlatım" der "abla" ama, -haddini aşarak- "çok sık kullanılan ...tabii'ler, birkaç da ...gerçi, olmasa, daha iyi olmaz mıydı acaba?" diye düşünmekten kendini alamaz.

Eve döner, kitabı Karaağaç Köyü ilköğretim okulu kütüphanesi için hazırladığı üç koliden birine sıkıştırır. Cuma günü pazara indiğinde okula uğrayan "abla", kütüphane sorumlusu, güleryüzlü aydınlık öğretmene, "20-30 cilt Red Kit var, 10 cilt kadar da Turan Dursun, bir de Tevrat, İncil..." diyerek nabız yoklar. Arkadaşlarına danışacağını belirten iyi niyeti su götürmez öğretmen, kütüphane dışı kalacakları Pelitköy'deki okuma odasına yollayabileceklerini belirtir.

Öğlen, -eh! önceki günlere göre daha ılık- denize giren, günün kalanını yağmur sıkıntısıyla boğuşarak geçiren "abla", paralı kanalın 10. yaşı dolayısıyla yapılan reklamlara, neredeyse bedava -dağıtılan- üyelik duyurularına kızar: Son bir kaç akşamdır, akşamları -hiç olmazsa- bir film izleme alışkanlığındaki "abla", paralı kanalda daha önce izlemediği film bulmakta zorlanmakta!

"TV8'de 20:45'te, cnbc.e'de de 22:00'de güzel filmler var nasıl olsa, iptâl mi etsem üyeliğimi, ne yapsam?" diye düşünürken, MGM'de bir sürpriz, çok güzel bir İngiliz filmi: Edward ....'in gezi notlarından sinemaya uyarlanmış, yönetmen Tristram Powell, 1991 yapımı Amerikalı Arkadaşlar.

Kadınların sokulmadığı, akademisyenlerin evlenmedikleri, arada cinsel perhize zorlandıkları 1800'lerin tutucu Oxford ortamından kısa süre için ayrılıp İsviçre Alpleri'ne giden -Monty Python'dan- Michael Palin, akranı bir Amerikalı hanım ve vesayetindeki İrlanda asıllı genç kız ile tanışır. Genç kızın en başından âşık olduğu akademisyen, duygularını açığa vurmakta çok zorlanır. Teyzenin duyguları, Oxford'dan bir başka "yenilikçi" akademisyenin kıza el atması, günün şartları, ahlâk anlayışı... "abla"nın yaşlı gözlerle izlediği pek güzel, mutlu son'lu bir film.

"Abla", üç hafta süren yazma isteksizliğini geride bırakmasını sağlayan sinemaya bir kez daha, içten sevgi ve saygılar sunarak yazısını bloguna yerleştirir.

Hiç yorum yok: