24 Aralık 2008 Çarşamba

11. Sinema-Tarih Buluşması 6. gününde "abla", iki film daha görür: İhanet, İçerideki Hayatım

11. İstanbul Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması 6. gününde "abla", Cinebonus Maçka G-Mall'da iki film görür: İhanet, İçerideki Hayatım

Mülteciler bölümünden 2007 ABD yapımı İhanet, muhteşem görüntülerinden anlaşıldığı gibi, Sundance Film Festivali'nde En İyi Görüntü Yönetmeni ödülünü üç kez kazanan Ellen Kuras'ın ilk yönetmenliği... Vietnam savaşı sırasında ABD'nin, Laos'ta yürüttüğü, Nixon'ın "bu konuda konuşmak istemediğini belirttiği" gizli operasyonlar sırasında, ülkesine ihanet eden, insanlarının ölümlerine yol açan bombardımanlarla "ülkenin istikrara kavuşturulması"na yardım eden, daha sonra da vatana ihanet suçuyla tıkıldığı savaş suçluları kampında yıllarca, bombaların açtığı kraterleri kapatan adam, diğer yandan da yeni bir aile kurarak, ABD'ye kaçmak zorunda kalan 10 çocuklu karısına ihanet eder. Senaryoyu yönetmenle yazan ve kurguyu yapan büyük oğlunun; çete arkadaşları tarafından - Amerikan yaşam tarzı formatında- öldürülen üvey kardeşinin cenazesine gittiğinde tanık olduğu üvey annenin acısı ile, kaçışları sırasında Laos'ta kalan iki kızı için ağlayan annesi arasında, "aynı adamdan çocuk sahibi olmuş iki kadın evlatları için ağlıyorlar" diyerek kurduğu paralellik, savaşın savurduğu insanların acısını özetler. Bu filmden "abla"nın aklından silinmeyecek bir bölüm de, yıllarca 10 çocuğunu hayatta tutma savaşı sürdüren kadının, halâ sevdiği kocasının ihanetini öğrendiğinde, "biz böyle bir acıyla karşılaştığımızda doğaya döner, bir kuş, balık ya da kaplumbağayı doğal ortamına salarız, bunun acılarımızı hafifleteceğine inanırız" diyerek kızıyla bir kaplumbağayı suya saldıkları -ışığı, görüntüsü çok güzel- sahne!

İkinci film de mülteciler bölümünden, İçerideki Hayatım: 2007 Meksika yapımı belgeselin yönetmeni Lucia Gaja, broşüre göre, bu filmle "Morelia Film Festivali'nde En İyi Belgesel ve bir kadın tarafından yapılan* En İyi Belgesel dallarında ödül kazanmış". Meksikalı Rosa 17 yaşındayken ırmağı geçerek ABD, Teksas Austin'e gider. Çocuk bakıcılığı yaparken, kızıyla beraber baktığı 2 yaşındaki çocuk, boğazına kağıt havlu tıkanır, ölür. Cinayet suçuyla yargılandığı 2 yıl süren mahkemede, uzman kişilerce, bedeninde travma izi olmayan çocuğun ağzına -kendisinin- soktuğu havluların su emerek genişlediği, gelen ilk yardım ekiplerinin sun'i solunum sırasında topağı geriye iterek ölüme yol açtığı kanıtlansa da, kaçak, göçmen, -avukatının, önyargının altını çizen deyişiyle- "Meksikalı olmasına karşın zekî", -"abla"nın eklemesiyle- "kadın" Rosa, hakkındaki önyargıyı aşmayı başaramaz ve 99 yıla mahkûm olur. Ahlâksız Amerikan hukuk sisteminin, yargılamalar sürerken "itiraf et, 45 yılla kurtul!" önerisini suçsuzluğu nedeniyle reddettiğine -neredeyse- pişman, "burada nasıl yaşarım bilmiyorum, zaman hakkında düşünmek istemiyorum" diyen Rosa, durumunun yeniden gözden geçirileceği 2035'i beklemekte...

*
...bir kadın tarafından yapılan... "abla" tarafından belirginleştirilmiştir.

Hiç yorum yok: